Aynı sokakta oturyorduk. Adı esrarengiz. Herkes onun hakkında farklı şeyler söylerdi. Hepsi nedensiz, sebepsiz... Kirli sakalları vardı, kahverengi gözleri, esmerdi... Ben nefret ederdim. Ama mahallenin bütün kızları ona hayrandı.
Bir gün onunla yolda karşılaştık. Çok güzel bir yüzü vardı. O an sanki kalbim durdu. Deli gönlüm ona aşık oldu. Artık gözüme uyku girmiyordu. Gece uyumak yerine pencereden bakıyordum. Bir akşam üzeri onu yolda gördüm. "BİR DAKİKA BAKARMISIN?..." dedim. O da "İŞİM VAR KÜÇÜĞÜM" dedi.
Heralde KÜÇÜĞÜM demekle aramızdaki yaş farkını söylemek istiyordu.
Bir gün yine onu eve giderken gördüm ve koştum. "SENİ SEVİYORUM" dedim. Güldü, "EVET" dedim. O anda yanınddan ayrıldım, eve gitti. Bir ay boyunca eve kapandım.
Bir gün kızlarla evde otururken, mahalleye sirenler içinde bir ambulans girdi. Ambulanstan inenler, hızla onun evine girdi. Bütün mahalle aşağıya indik ve seyraldık. Bir kaç dakika sonra sedyeyle onu dışarı çıkardılar. Önümden geçerken"BEN DE SENİ KÜÇÜĞÜM" dedi ve gözlerini yumdu. Donup kaldım ve herkes bana bakıyordu. Eve doğru koşmaya başladım. Göz yaşlarım durmadan akıyordu. Annemler aralarında konuşuyorlardı. Hiç kimsesi yokmuş, bu yaşa kadar gelmiş. Bir kız sevmiş, ölmüş... Seneler sonra birini daha sevmiş, o da ölmüş... Sevdiği her kızın sonu ölümle bitiyormuş. Annemlerin yanından ayrılırken polislerin o eve girdiğini gördüm. Onların ardından bende eve girdim. Duvarda KÜÇÜĞÜM yazıyordu. Yattığı yatağın başında bir kalem, bir de kağıt vardı. Kağıdı aldım, okudum, şöyle yazıyordu:"BENDE SEVDİM KÜÇÜĞÜM... SENDE ÖLME KÜÇÜĞÜM, SENDE ÖLME...
(UĞUR ARSLAN)